"Bilirken susmak,
Bilmezken söylemek kadar çirkindir."
Rotayı hazırladım ve kendime dönüş için Şule ile Yine, Yeni, Yeniden bir görüşme ayarladım.
Kendi iç dünyama doğru yeni bir keşif gezisi için ve cesurca yeni bir başlangıca adım atma vaktinin geldiğini düşündüğümde benim için her zaman doğru adres Şule'dir.
"Sihirli Parmaklar ve Ellerin Dansı"
Masaj öncesi duşumu alıyorum. Masaj odasına geçiyorum. Masaj masasına serilmiş tertemiz havlunun üzerine uzanıyorum. Önce ellerini hızla birbirine sürtüyor, ardından ellerini yağla ovuyor ve başlıyor masajına.
Başlarda ikimizin de gıkı çıkmıyor; benim yüzüm bir boşlukta yüz üstü uzanmışken, o bir usta gibi enerjisini vermeye başlıyor bile.
Kendimi onun maharetli, şifa dolu, (sıcak ama sıcacık) ellerinin enerjisine bırakıyorum; yavaş yavaş kendini sıkmaktan, taşımaktan yorulmuş bedenimin huzura kavuşmaya başladığını fark ediyorum.
Zaman zaman zorlanıyor bedenim; çözülmemekte ısrarcı oluyor ama odada ki müzik, benim gevşememe yardımcı oluyor...
Belli aralıklarla her şey yolunda mı diye soruyor bana, bende her seferinde memnuniyetimi dile getirmeye çalışıyorum. Bedenimdeki tüm meridyen noktalarında dolaşıyor, bölge bölge, karış karış tarıyor sanki tüm bedenimi. Artık iyice gevşiyorum, lastik gibi kıvrılan bedenimin hala esnek olduğunu hissetmek hoşuma gidiyor bu arada...
Açılmaya başladığımı hissediyorum; "İyi çok iyi" diyor usulca. Anlıyorum ki birlikte doğru yolda ilerliyoruz. Parmaklarımın ucuna parmakları ile bastırırken uyarıldığımı fark ediyorum. Algılarımın açıldığını fark etmek, o anı eşsiz kılıyor benim için.
Kafamın üzerinde belli noktalarıma baskı uyguluyor. Hayatımdan oldukça memnunum, keyfim yerinde. Son derece rahatlamış ve açılmış bir şekilde masaj masasından kalkıyorum.
Sonuç olarak Şule'nin ortalama uzun süren emeğinin sonunda yenilenmiş, dinlenmiş, zihnimin tüm yüklerinden kurtulmuş oluyorum.
O zaman ne diyoruz:
Hayat kısa, sev, gülümse mutlu ol.